Kendimi Değersiz Hissediyorum
Hayatımız boyunca, kimse tarafından gerçekten değerli olmadığımızı, sevilmediğimizi ya da ne yaparsak yapalım kimsenin hayatında özel bir yer edinemeyeceğimizi düşündüğümüz anlar yaşarız. Belki de bu sadece anlardan ibaret değil sıklıkla düşündüğümüz bir inanç haline gelmiş olabilir. Bu inancı o kadar sorgulamayız ki “Bu inancım ne kadar doğru?”, “Ben gerçekten değersiz miyim?”, “Çevremdeki kişilerin bana değer verdiğine dair kanıtlarım neler?” Bu soruları sorgulamak yerine zihnimize değersizlik radarı yerleşmiş gibi değersizliğe yönelik en ufak sinyalde harekete geçeriz. Ve bu anlar yakalandıkça bizim “Ben değersizim”, “Beni önemsemiyor”, “Beni sevmiyor”, “Kimse bana değer vermiyor” inançlarımız kuvvetlenir. Kırgınlık, acı ve üzüntü içimizde en baskın duygular haline gelir. Bu duygularla başa çıkabilmek ya da başkalarının sevgisini ve ilgisini kazanabilmek için çoğu zaman işlevsiz yollar deneriz.
Kendimizi feda edebiliriz, kendi ihtiyaçlarımızı düşünmek yerine sürekli partnerimizin, ailemizin ve arkadaşlarımızın ihtiyaçlarını düşünürüz onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışırız ve bu süreç bizim kendimizden uzaklaşmamıza sebep olur.
Kendimizle ilgili, dünyayla ilgili ve insanlarla ilgili inançlarımız çocukluk çağında oluşmaya başlar. Biz bu inançları yetişkinlik döneminde devam ettiririz hiç sorgulamayız “Ben gerçekten değersiz miyim?”, “Beni değersiz yapan ne?”, “Beni değerli kılan yönlerim neler?”, “Neden kendimi sürekli değersiz hissettiğim ilişkilerin içinde buluyorum?”. Belki de çok değerli hissettiğin anlar vardır fakat senin bu anları görebilecek radarın oluşmamıştır (çocukluk döneminde).
Temelimizde “Ben değerliyim” inancı olmadığı için kendimizi sürekli değersiz hissediyor, bizi değersiz hissettiren ilişkilerde buluyoruz kendimizi. Bu nedenle terapide güncel meselelerin dışında geçmiş dinamikler, köken, kaynaklar ve inançları üzerinde durulur.